Baskıcı toplumlarda, hâkim düşüncenin dışında olanlar için kaçınılmaz olarak ortaya çıkar saklı hayatlar. Aleviler, solcular, eşcinseller, dindarlar… Türkiye de resmi ideolojinin belirlediği kalıpların dışında düşünenlerin saklı hayatlar yaşamak zorunda bırakıldığı bir ülke oldu yıllarca. İnsanlar kendi içlerine çekildikçe birbirinden uzaklaştılar. Dersim, Maraş, Çorum katliamı gibi olaylar da bu ayrışmayı tamamen bir kutuplaşmaya doğru sürükledi.
Yönetmenliğini Ahmet Haluk Ünal'ın yaptığı ve 11 Mart'ta vizyona girecek olan Saklı Hayatlar filmi, geç de olsa bu yaraya sanatsal bir dokunuş yapma gayretinde. Karanlık noktaları hala aydınlatılamamış olan bu gibi olayların, toplumun en küçük parçaları üzerinde nasıl etkiler yarattığını gösteriyor film. Yönetmen filmde kendi deyimiyle, geniş bir makro evrende küçük bir kozmosu anlatıyor. Alevilerin yaşadığı baskı ve dışlanmadan yola çıkarak, önyargıların en küçük insan tekini nerelere sürükleyebileceğini, etkili bir senaryoyla dile getiriyor.
Filmde, Çorum katliamından kaçarak İstanbul'da tıp okuyan kızlarının yanına yerleşen alevi bir ailenin, muhafazakâr milliyetçi ev sahipleriyle yaşadıkları olaylar, adeta bir Türkiye mecazı haline getirilerek anlatılıyor. Alevi aile ev içinde kendi saklı hayatlarını yaşarken, ev sahibinin oğlu da solcu kimliğini polis emeklisi olan babasından gizliyor. Aynı evde, iç içe geçmiş saklı hayatların birer birer ortaya çımasıyla baş gösteren çatışmalar sonucunda, ön yargıların ne gibi sonuçlar ortaya çıkarabileceği dramatik bir şekilde izleyiciye aktarılıyor.
Film, Alevi kimliğinin toplumsal olarak ne gibi baskılara maruz kaldığını göstermesiyle bir ilk olması ve bu konuda çekilecek yeni filmlerin önünü açması bakımından oldukça önem arz ediyor. Filmin baş rollerinde genç oyuncular Ceren Hindistan ve Yusuf Akgün yer alırken, Laçin Ceylan, Ahmet Mümtaz Taylan ve Zerrin Sümer gibi usta oyuncular da filmi oldukça güçlü kılıyor.