Eskiden buzdolabı, çamaşır makinesi ve televizyonla beraber, avize de bir statü göstergesiydi. Evlerin salonunda başköşeyi tutardı. Bazı evlerde, yalnız misafire açılan kapıların ardında, koltukların örtüleri kaldırılırken avizenin ışığı yakılırdı. Eskiden avizeleri Ermeni ustalar yapardı. Avizeleri ince ince işlerlerdi. Ermeni ustaların atölyeleri Şişhane’deydi. Eskiden Şişhane, Türkiye’de avizenin kalbinin attığı yerdi.
Şimdi evlerde her köşeye bir Ikea lamba düşüyor. Çocukluklarından kalma bir merakla avize peşine düşenler, alelade bir masa lambası fiyatına Çin malı bir avize alabiliyor. Ermeni ustalar çoktan gitti. Onların çırakları dükkân açtı, Çin’den avize ithal edip satıyor.
Şişhane’de dört beş yıl öncesine kadar avize dükkânlarının üst katlarında imalat atölyeleri vardı. Avizecilerden biraz aşağıya inince ampulünden lamba anahtarına, kablocusundan elektrikçisine bir avizeyi salonunuzun başköşesine yerleştirmek için ihtiyaç duyduğunuz her türlü aydınlatma unsurunu Şişhane’de bulabiliyordunuz. Çöküş önce avize satan market zincirlerinin Türkiye'ye girişiyle başladı. Şişhane’nin imalat atölyelerinin ölüm fermanını önce kentsel dönüşüm mü yoksa Çin malı avizeler mi yazdı bilinmez; ancak bir yandan Galata'nın turistik cazibe alanına dönüştürülmesi projesi kapsamında kiralar, diğer yandan kristalden döküm pirince kadar yerli hammaddenin maliyeti arttı; imalathaneler hem avize tüccarları, hem çıraklar için cazibesini kaybetti. İmalathaneler Şişhane’den taşınmaya başladı. Diğer işkollarının imalathanelerinde olduğu gibi, avize imalathanelerine de şehir merkezinden uzakta bir yer gösterildi: Küçükköy. Üretimle satışın yerinin ayrılması ulaşım maliyetlerini beraberinde getirdi. İmalatın artan maliyeti, avize imalatçılarının Çin'den ithal edilen avizelerle rekabet etme olanağını yok etti. İmalat, yalnızca büyük avize firmalarının sipariş üzerine butik imalat gerçekleştirmek için yedekte tuttuğu bir lüks haline geldi. İmalatçıların tek kozu olan sipariş üzerine özel tasarım avizelerin çizime uygun şekilde üretilmesi, artık bilgisayarda yapılan çizimlerin doğrudan lazerli kesicilere gönderilmeye başlamasıyla buhar olup uçtu.
Metropolleşmeyle birlikte İstanbul’da belli ticari faaliyetlerin merkezleri, yerini irili ufaklı çok sayıda merkeze bıraktı. İmalathanelerle göbek bağı kopan ve yüzünü Çin'e dönen avizeciler yeni merkezlere de şube açtı. Avize ithalatçılarının sayısında çok ciddi bir artış oldu; tüketici ucuz malı tercih ediyordu, Çin malları avize piyasasında sağlam bir yer edindi. Ancak ithal avize dükkânlarının sayısı arttıkça, pastadan aldıkları pay da küçülmeye başladı. Piyasa şişince fiyat kırmak gündeme geldi; gümrük vergileri ve nakliyatın yanı sıra ekonomik krizle bağlantılı olarak nakit akışında sık sık kesilmeler, ithal avizecileri de darboğaza soktu.
Gelinen noktada, Şişhane'deki imalat atölyelerinin çoğu Küçükköy'e taşınmış. Kalanlar da ya eski müşterilerine özel imalat, ya büyük avize şirketlerine butik imalat yapıyor. Ustalar yetiştirecek çırak bulamadıklarından şikâyetçi; çıraklar başka sektöre geçmek istiyor. Bölgede kiralar artmaya devam ettikçe imalathaneler de taşınmaya devam edecek; mülk sahipleri belki bir süre daha direnecek ama hammadde, yan hizmetler ve imalattan uzakta var olmaları nakliye ve ulaşım zamanı açısından gittikçe maliyetli hale gelecek. Hem imalatçılar, hem ithalatçılar cephesinde, Şişhane’deki avizecilerin kaderini kentsel dönüşüm ve ithalat politikaları belirleyecek gibi görünüyor.