Her geçen gün genişleyen ve büyüdükçe tüm Marmara bölgesini tehdit etmeye başlayan İstanbul'un sınırları Kuzey Ormanları'na ulaştı. İstanbul tüm bölgenin sularını, madenlerini, ormanlarını, tarım arazilerini, hunharca tüketmeye devam ediyor. Dünyanın en eski sıra dağlarından Istırancalar'ın kuzey eteklerinde bulunan, bilinen tarihi 4000 yıl geriye giden Kırklareli'ne 35 km uzaklıktaki İğneada da son yıllarda tehlike altında. Bölgede yirmi yıldır süren nükleer santral tartışmalarına iki yıldır termik santral projesi de eklenmiş durumda. ÇED süreci halen devam eden projeye karşı Kuzey Ormanları Savunması da geçtiğimiz hafta sonu iki günlük bir eylem gerçekleştirdi. Kampa üç gün kala kaymakamlığın kamp alanını kapatmasına rağmen, 5 Temmuz sabahı İstanbul'un üç ayrı noktası Kadıköy, Beşiktaş ve Bakırköy'den kalkan otobüslerle çevre aktivistleriİğneada ve Longozlara doğru yola çıktılar.
Ülkemizden geçen 258 kuş türüne ait yüzbinlerce kuşun iki göç yolundan birinin giriş kapısı ve Karadeniz'in tek doğal limanı olan İğneada, 6 adet göl ve bir çok akarsuyu ile doğal yaşamın önemli merkezlerinden birisi. Ancak İğneada'da tahribat başlamış durumda. Taş ve maden ocakları, çimento fabrikaları ve yeni yapılmaya çalışılan geniş araç yolları, ormanın gökyüzü ile buluştuğu yeşil ufku bıçak gibi kesmeye başlamış bile.
İçerisinde İğneada Demirköy Çevre Platformu'nun da bulunduğu KOS'un Hes'ler, termik santral ve nehirlere atılan zehirli atıklara karşı direnen İğneada halkı ile buluşma noktasında ilk durağı Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) oldu. Tekirdağ Saray ilçesi ve Edirne'den Çevre aktivistlerinin de dahil olduğu buluşma sonrası İğneada Meydanında basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasını okuyan Tiyatro sanatçısı Erol Baboğlu İstanbul'un Marmara ve Karadeniz kıyılarındaki yeşil alanları 3. Köprü ve 3. Havalimanı gibi doğa düşmanı beton projeleriyle yok ettiğini ve tarihin en büyük kıyımının yaşandığı belirtti. "Ne Nükleer ne Termik Yedirtmeyiz ey Tayyip", "Cennette Nükleer İstemiyoruz", "Termik Santral İstemiyoruz" sloganları ile İğneada halkı ve tüm İstanbullular yaşadıkları doğaya sahip çıkmaya çağırıldı. Kitle, esnaf ve İğneada halkına bülten dağıtarak kamp yerine doğru harekete geçti.
Orman ve Bölge Müdürlüğü'nün keyfi yasaklaması sonrasında Beğendik köyünde sahil kenarında tuvalet, su ve elektrik imkânlarından muaf bulunan özel şahıs arazisine kurulan kamp yerinde, çadırların yerleşmesinin ardından "yeryüzü sofrası" kuruldu. Akşam yakılan büyük kamp ateşinin etrafında düzenlenen forumda KOS temsilcisi Başar Alipaçave DAYKO Vakfı Başkanı Nusret Türkkan birer konuşma yaparak, sürece dair bilgilendirmeler yaptı. Trakya'ya adını vermiş ve halen yaşamlarını sürdüren Trakların yerlisi son gaydacılardan Demirköylü Ferdi ile başlayan müzik dinletileri gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam etti.
6 Temmuz sabahı kahvaltı ve forumun ardından Almanya'da Hambach Ormanları'nda ağaçlarda yaşayarak direnen bir grup direnişçinin düzenlediği Ağaca Tırmanma Atölyesi ile orman içerisinde Kuş Gözlem Atölyesi düzenlendi. Eylem 3515 hektar yüz ölçümüyle Amazon ormanlarından sonra gelen en büyük longoz (su basar) ormanlarında yapılan yürüyüşün ardından sonlandırıldı.