19.04.2024

MOTORCU GENÇLER

Fotoğaflar ve Yazı: Engin Altun Haberi Oku

  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun
  • F: Engin Altun

Batman'da yaklaşık 10000 motosiklet bulunmakta. Motosikletin, işçilerden tutun esnaflara, köylülere, öğrencilere kadar yani yediden yetmişe geniş bir kullanım alanı var. Motosiklet kullanan bir kesim var ki daha çok kent merkezinin dışında, çevre yollarında motosiklet sürmekte. Bunun en önemli nedeni toplumun motosiklet kullanan gençlere yönelik "serseri veya suçlu" algısı.

Motorcu gençler kendilerini toplumdan soyutlayarak akşamları beraber vakit geçirir, işten fırsat bulduklarında veya hafta sonları kent merkezinin dışında keyifli yolculuklara çıkarlar. Motorcu gençler, kendileri ile motosiklet arasında hobiden daha derin bir ilişki olduğunu düşünmekte ve motorun sesi ile rüzgârı kendilerine terapi olarak görmektedirler. Bölgede genelde Çin'de üretilen ve değerleri 500-1500 dolar olan motosikletler kullanılıyor. Bu motosikletlerin büyük bir çoğunluğu plakasız olduğu gibi sürücülerin ehliyeti de bulunmuyor.

Motorcu gençlerle ile tanıştığım ilk günlerde sıklıkla duyduğum cümle "Abi biz serseri değiliz" gibi ikna cümleleriydi. Doğruydu onlar serseri değildi. Her birinin kendilerini ve ailelerini geçindirecek düzeyde para kazandıkları işleri ve çevreleri tarafından kabul gören bir saygınlıkları vardı. Kış aylarında motosikletini odasında muhafaza edecek kadar seven motorcular hakkında zaman içerisinde toplumda haklı veya haksız bir şekilde böyle bir önyargı oluşmuştu. Maalesef iyiyi-kötüyü, güzeli-çirkini ayırmakta yine sınıfta kalmıştık. Toplumun sorgulayıcı bakışlarından kurtulmanın en güzel yolunu kent merkezlerinin uzağında kendilerine bir yaşam alanı yaratmak ile bulmuştu gençler. Çünkü onlar kendilerini anlatmak yerine saklamayı tercih etmişlerdi. Kendilerine terapi olarak gördükleri motorun sesini ve rüzgârı en saf bir şekilde ancak kalabalıktan uzakta boş yollarda hissediyorlar.

Motosiklet ile bir bütün şekilde hareketleri doğanın bütünlüğünün bir devamı şeklinde olması gerek yoksa 60 -70 km hızla hem kendi motorları hem de arkadaşlarının motorlarıyla, yol ile rüzgâr ile onlara eşlik eden kuşlar ile uyumlarının başka bir açıklaması olamaz herhalde. Çağımızın en büyük gençlik sorunlarında biri olan yalnızlığı ustaca hayatlarından çıkarabiliyorlar. Düşünsenize canınız her sıkıldığında bulutları, rüzgârı, yolu kendinize yoldaş edip kutsal bellediğiniz motorun sesiyle bir boyuttan başka bir boyuta geçiyorsunuz. Tüm sıkıntılarınızı kara dumanlar eşliğinde egzozdan haykırarak…