23.04.2024

‘Kazara’ öldürülen Sevag Şahin Balıkçı anıldı

Yazı : Jivan GÜNER Fotoğraflar : Salih MÜLAYİM Haberi Oku

  • Sevag Balıkçı'nın askerliğini yaptığı kışladaki şüpheli ölümünün üzerinden bir yıl geçti.
  • 'Sadece 2012 yılında 23 kışla cinayeti işlendi'
  • Sevag'ın babası Garabet Balıkçı
  • 'Askere gitme, kardeş kanı dökme'

Geçtiğimiz yıl Ermeni katliamının yıldönümünde Batman’ın Kozluk ilçesi Gümüşörgü jandarma karakolunda askerliğini yaparken, “Arkadaşının tüfeğinden çıkan kurşun sonucu öldüğü” iddia edilen Sevag Şahin Balıkçı çeşitli kitle örgütlerinin desteklediği yürüyüşle anıldı. Galatasaray Lisesi önünden Taksim Meydanı’na yapılan yürüyüşe Balıkçı’nın ailesi de katılırken, “Militarizm öldürür” pankartı taşınırken, “Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz kimsenin askeri olmayacağız”, “Bizler bu şakalara alışmadık, alışmayacağız” sloganları yükseldi.

‘Sadece 2012’de 23 kışla cinayeti’

Yürüyüşün ardından grup adına açıklamada bulunan Alexis Kalk, suçunun ne olduğunu dahi bilmeyen basın emekçileri, öğrenciler, Kürt siyasetçiler, devrimciler ve akademisyenlerin sırf düşündükleri, sorguladıkları ve eleştirdikleri için tutsak edildiğini hatırlatarak başladığı konuşmasında, Balıkçı’nın alenen öldürüldüğünü ve katilinin ise ilk duruşmada serbest bırakıldığını ifade etti. Kalk, “24 Nisan’a yaklaştığımız şu günlerde yine gördük ki 1915’te olduğu gibi bir Ermeni’yi öldürmek ülkede meşruluğunu hala koruyor ve katiller cezalandırılmıyor” diyerek, devlet yetkililerinin meydanlarda faşizmi ve ırkçılığı tetiklediğine dikkat çekti. Sadece 2012 yılında 23 kışla cinayeti işlendiğini belirten Kalk, bu cinayetlerin “şaka”, “intihar” gibi bahanelerle örtbas edilmeye çalışıldığını söyledi.

‘Askere gitmeyin, kardeş kanı dökmeyin’

Kalk, “T.C. Devleti, ordusuyla, polisiyle, kontrgerillasıyla, medyasıyla, Kürtleri, Ermenileri, Alevileri, “sakıncalı” Türkleri, erkek egemen sistemi reddeden kadınları, LGBT bireyleri, ders kitaplarındaki nefret ve düşmanlık dolu ifadeleri reddeden liselileri, kısacası kendine benzetemediklerini, söz konusu vatan olunca “teferruat” saydıklarını öldürüyor” dedi. 30 yıldır süren savaşta birçoğu çocuk olmak üzere binlerce kişi kışlalardan açılan ateş sonucu, havan mermisiyle, mayınlarla öldürüldüğünü kaydeden Kalk, gençlerin ise kışlaların içinde eğitim zayiatı sayılarak öldürüldüğünü ifade etti.

 Kalk, “Kışlalarda yalnızca insan değil insanlık da öldürülüyor” diyerek, kışlanın dışında çocukların, kışlanın içinde gençlerin ölümüne neden olan hayatın her alanına nüfuz etmiş militarizm ile mücadele için herkesi duyarlı olmaya çağırırken, somut bir adım olarak da kimseyi askere gitmemeye, kardeş kanı dökmemeye çağırdıklarını söyledi.

Ne olmuştu?

Ermeni asker Sevag Şahin Balıkçı, Ermeni katliamının 96. yıl dönümü 24 Nisan 2011′de, beraber askerlik yaptığı Kıvanç Ağaoğlu’nun silahından çıkan kurşunla öldürüldü. Cinayetin “kazara” olduğu söylenirken, Ağaoğlu ilk duruşmada serbest bırakıldı. Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde görülen davada tutuksuz yargılanan sanık Kıvanç Ağaoğlu’nun yanı sıra Balıkçı’nın annesi Ani ve babası Garabet Balıkçı, tanıklar, bilirkişiler dinlendi.

Asker Kıvanç Ağaoğlu’nun avukatı Sevag ile Kıvanç’ın yakın arkadaş olduğunu ve olayın bir kaza olduğu yönünde savunma yaparken, görgü tanığı Halil Ekşi’nin “Kıvanç silahı Sevag’a doğrulttu ve tetiğe bastı. Ailesi, Kıvanç lehine ifade vermemi istemişti” ifadeleri davanın seyrini değiştirdi. Bunun üzerine Balıkçı’nın avukatının Ağaoğlu’nun tutuklanması reddedilirken, ‘Bilinçli taksirle adam öldürme’ suçlamasıyla 9 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Ağaoğlu’nun serbest yargılanmasına karar verildi.

TSK dava sürecinde, katilin Sevag'la arkadaş olduğunu, şakalaştıkları sırada kaza sonucu çıkan kurşun nedeniyle yaşamını kaybettiğini açıklarken, yapılan duruşmalar sonucunda ulaşılan bilgiler ise Balıkçı ailesi, avukatları ve dostları tarafından cinayetin planlanarak işlendiğini düşündüklerini ifade etmişti.

Yine dava sürecinde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Vefat eden birisinin şehit olabilmesi için Müslüman olması mutlak anlamda gereklidir” sözleri çok tartışılırken, Anne Balıkçı, "Şimdiye dek biriz sanırdık. Öteki olduğumuzu hissettirdiler" diyerek tepkisini dile getirmişti.
 

Bu süreçte “Ermeni yalanına sessiz kalma” çağrısı ile ‘Hocalı katliamını anma’ adıyla gerçekleştirilen mitingde ırkçı ve ayrımcı dövizler taşınması dikkat çekti. Ermeni halkının hedef gösterildiği mitinge İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de katılarak, nefret söylemine örnek oluşturan bir konuşma yapmıştı.